Eskiden “çok oyun oynuyorsun, gözlerin bozulacak” denirdi. Şimdi ise “çok oyun oynuyorsun, turnuvaya mı hazırlanıyorsun?” deniyor. Zaman değişti, kablolar uzadı, ekranlar büyüdü. E-spor artık bir meslek. Ama Türkiye’de bu iş gerçekten yapılabilir mi, yoksa sadece Twitch’te “abi 5 TL bağış atar mısın?” diye beklemekten mi ibaret?

1. E-Sporcu Kimdir? (Gerçekler ve Görünüş)

Kısaca bir e-sporcu:

• Günde 12 saat oyun oynayan (ve bu sürenin 3 saati lag (donma, gecikme, takılma )yüzünden sinirlenerek geçer)
  
• Klavye tuşlarına, özellikle W-A-S-D ( Klavye üzerinde yaygın olarak kullanılan hareket tuşları (ilerle, geri, sola, sağa) grubuna bizden daha çok değer veren)
  
• “GG WP” (Oyun sonunda nezaket veya spor ruhu ifadesi.) demeyi hayat felsefesi haline getirmiş olan
  

Detaylı bakarsak:

• Takım oyuncusu olabilir ama genellikle takım arkadaşına sinirlidir.
  
• Uykusuzdur ama ailesine çalışıyormuş gibi görünmek zorundadır
  
• Yayın açar, ama mikrofonu hep bozulur (sadece klavye sesi duyulur)
  
• Turnuvaya katılır, ama tam final anında interneti kesilir
  

2. Türkiye’de E-Sporun Gerçekleri (Annelerin Şüphesi)

• Federasyon var mı? Var. Ama bazı anneler hâlâ “Oğlum bu federasyon gerçek mi, dolandırmasınlar?” diye sorguluyor.
  
• Takımlar var mı? Var. BBL, S2G (Türkiye’deki bilinen e-spor takımları) gibi takımlar uluslararası başarılar elde etti. Bu sayede “Oğlum kalk artık, yat!” cümlesi saat 11’e erteleniyor.
  
• Destek var mı? Var ama genelde “başarı gelince” hatırlanıyor. Başarısızlık anında ise hâlâ “Git kendine düzgün bir iş bul!” cevabı geliyor.
  

3. E-Sporcu Olmanın Zorlukları (Varoluşsal Krizler)

• Aile Baskısı: “Oğlum mühendis olacaktı, şimdi Valorant oynuyor. Bari para kazansan!” (Riot Games’in geliştirdiği ve 2020’de çıkardığı, çevrim içi 5’e 5 taktiksel nişancı (FPS) oyununun adıdır.)
  
• Fiziksel Yıpranma: El bileği ağrısı, göz kuruluğu, ve sürekli kaybedince gelen varoluşsal kriz: “Neden bu kadar kötüyüm?”
  
• Sosyal Hayat: Yok. Çünkü takım arkadaşlarıyla bile kavgalı. E-sporcu, izole olmaktan çok, bilerek kendini izole etmeyi seçmiştir.
  

4. E-sporcu Olmak İsteyenlere İronik Tavsiyeler

• Enerji içeceklerini azalt: Kalp ritmini değil, oyun ritmini önemse. Titreyen ellerle headshot atılmaz. (FPS (Valorant, CS:GO, PUBG, COD vs.) oyunlarında merminin rakibin kafasına isabet etmesi anlamına gelir.)
  
• Yayın aç ama mikrofonu kontrol et: Yoksa izleyiciler sadece klavye sesi ve evden gelen fısıldamaları dinler.
  
• Turnuvaya katıl ama interneti yedekle: Ping her şeyin düşmanıdır. Başarıyı değil, interneti suçlayacak bir B planın olsun. (Bilgisayarından oyun sunucusuna gönderilen bir veri paketinin gidip geri gelme süresidir.)
  
• Aileye anlat: “Anne, ben dijital Messi’yim” demek işe yarayabilir. Ama sadece bir turnuva kazandığın hafta.
  

5. Kapanış: Hayal mi, Yoksa GG WP?

Hayır, e-sporculuk hayal değil. Ama kolay da değil. Sabır, disiplin, bolca “rage quit” (öfkeyle oyundan çıkma)  ve sürekli yükseltilen bir donanım faturası gerektirir. Türkiye’de bu alanda ilerlemek isteyenler için yol açık ama bayağı engebeli.

E-sporculuk artık “boş iş” değil. Ama hâlâ “çok dolu bir iş” de değil. Arası bir yerde. Şimdi git ve o klavyenin başına otur. Unutma, tek bir headshot ile annenizin “Ne zaman evleneceksin?” sorusundan bir süreliğine kaçabilirsin 🙂

Klavye kuşan, kulaklığını tak ve bol şanslar. GG WP! 

Not : Yazı eril bir dille yazılmamıştır, bu sektörde kadın oyuncuların sayısı artmasına rağmen hala erkek oyuncular egemendir. Yoksa eril dille yazmak istemediğimi özellikle belirtmek isterim.

Olimpiyat Ateşi ve Dünya Sporunun Buluşma Noktası