şimdi başımın hiç de hoş olmadığı) Sertap Erener’in, yine çok sevdiğim “Zor
Kadın” adlı şarkısını enteresan bir
formatta dinlemiştim. http://www.youtube.com/watch?v=sgidiFl7FQg&feature=related
gruptu, altı erkekten oluşuyordu. Hiçbir enstrüman yoktu. Ses rengi bir çok
enstrümana bedel Sertap Erener ve bu altı adam beni çok etkilemişti.
sevdiğim Özcan Deniz, Demet Akbağ ve Haluk Bilginer ‘in oynadığı ”Neredesin
Firuze “ adlı filmde, aynı gerçekle bir kez daha yüz yüze geldim. (Doğumdan
sonra eşimle ilk beraber gittiğimiz filmdi, bende ayrıca unutulmaz bir yeri
vardır bu filmin)
Evde Yoksan “adlı şarkısı, Özcan Deniz ve Haluk Bilginer ile bambaşka bir şekle
dönüşmüştü. Ne yalan söyleyeyim, eski halinden çok daha da güzeldi. Bugünlerde bir yoğurt reklamında (SEK yoğurt ) dinleyerek yine çok seviyorum.
http://www.dailymotion.com/video/x8gyw_ozcan-deniz-ya-evde-yoksan_music
döndüğümde (1988-Don’t Worry, be Happy) duruma Bobby McFerrin ile uyanmalıymışım, ama olay
çook daha sonra oturdu kafamda. Bobby
McFerrin’e “münferit“ bir olay gözüyle yaklaşıp, ciddiye almamışım.(grup
değil tek başınaydı, münferit o manada J)
çok etkilendiğim Toto’nun “Africa “parçasından geldi. http://www.youtube.com/watch?v=09LQlfMmW7s
bu parçayı, ünlü Slovenyalı grup Perpetuum Jazzile öyle bir yorumlamış ki, bana
düşen gözlerimden akan yaşlarla dinlemek oldu.
son dönemde müzik adına dinletilen “hiç ses–bolteknoloji-bol tempo – hiç melodi – bol
para – düşük zevk – zevksizlik ” sarmalından kurtulmaya çalışarak, hadi bizden
geçti, bari çocuklarımızı kurtararak gerçek müziğin peşinden koşalım.
Hop, Blues ne olursa olsun, ”gerçek“ müziği destekleyelim, odada, stüdyoda
blendırda kek çırpar gibi yapılan müzikimsi şeyden elden geldikçe “kaçalım”,”kaçmayanları”
uyaralım…

Bir yanıt yazın