“Amundsen’in Güney Kutbu Keşfi ve İhanetin Başarıdaki Yeri: Tarihten Dersler”

“Amundsen’in Güney Kutbu Keşfi ve İhanetin Başarıdaki Yeri: Tarihten Dersler”

“Amundsen’in Güney Kutbu Keşfi ve İhanetin Başarıdaki Yeri: Tarihten Dersler”

Aralık 2011‘de Güney Kutbu’nun keşfinin
100. yıldönümü kutlandı.

Haa, güney kutbu keşfedildi de ne oldu
diye sorarsanız, verebilecek bir cevabım yok. Ama sanırım insanlık için önemli
adımlardan biri bu  keşif. Hem Antartika keşfedilmese
Dan Brown’un İhanet Noktası kitabı  nerede geçecekti?

Neyse, konuyu dağıtmayalım, Amundsen isimli Norveçli
bir denizci, 1893’te bir fok gemisinde denizciliğe başlıyor. Amundsen, dünyanın
çeşitli kıyılarında dolaşıyor, değişik gemicilik teknikleri, buharlı gemiler ve
bilimsel denizcilik yöntemleri konusunda uzmanlaşıyor.


Kuzey
Kutbu’nun kaşifi Nansen’in de yüreklendirmesiyle, Atlas Okyanusu’nu Büyük
Okyanus’a bağlayan deniz yolunu bulmayı aklına koyuyor.


Aslında
amacı
Kuzey Kutbu‘nu
keşfetmek; ama
ondan önce başkaları Kuzey Kutbu’na keşfedince, o da hırs yapıp “Bari keşfedilmemiş bir yere
gideyim, ben de keşif yapayım, namım yürüsün.“diyor.


Amundsen,
20 Kasım 1911’de ekibi (ekipte kutup tarihçisi, kayak olimpiyat şampiyonu,
dağlara tırmanmakta çok deneyimli üç kişi  ve 150 köpek var) ile yola çıkıyor.

Ama doğal olarak ,ellerinde ne yönlerini
bulmalarını sağlayan bir cihaz, ne hafif,  kalorili ve kuru yiyecek maddesi, ne
de kolay taşınabilen su geçirmez kar giysileri bulunuyor.


Yolda
erzakları bitince köpeklerin bir kısmını yemek zorunda kalıyorlar. (Bu konu üzerinde
çok düşündüm. Bir sonuca varamadım. Ekibi taa kalkıp nerelerden taşıyıp, adını
tarihe yazdırmasını sağlayan köpekleri yemek vefasızlık ve terbiyesizlik midir?
Yoksa, zaten kutuplara varmış olduklarından, artık o köpeklere ihtiyacı olmadığını, gereksiz yük ve yiyecek tüketicisi olduklarına mı kadar vermiştir.  Bilemedim. Mantıklı
bir açıklama getirebilen olursa ve benimle paylaşabilirse sevinirim.)


Amundsen ve
ekibi, 14 Kasım’ da  Güney Kutbu’na
varıyor. (Hikayenin devamı da trajik. Amundsen, 16 Haziran 1928’de, kaza geçiren
arkadaşını
aramak amacıyla Kuzey
Kutbu’na uçuyor. Kendisinden bir daha haber alınamıyor.
Kuzey Buz
Denizi
‘ne düştüğü sanılıyor.)


Buraya
kadarki kısım kitabi bilgi kısmı. Gelelim bu konuya neden el attığımıza..


Amundsen daha
sonra anılarını yazmış herkes gibi. Anıların arasında buzullarda kayarak
yaşanan hayati tehlikeler, donma tehlikesi atlatmalar gibi oranın doğasının  getirdiği zor ama normal durumlar var.

Ama
bunun yanı sıra, stres ve olumsuz koşullar altındaki tüm küçük  grupların yaşadığı kavgalar, hatta
yumruklaşmalar da yer alıyor.


Fakat
Amundsen, bu gerginliğe, tartışma ortamına, yaşanan sıkıntılara karşı
mottolarından birisini şöyle açıklıyor:


“Her bir
karar öncesinde ekipte herkesin düşüncesini mutlaka aldım.”(işte ileri seviyede
demokrasi anlayışı )

Diğeri ise
herkesin hayatının her aşamasında, işinde, evinde, ailesinde,
arkadaşlıklarında , hatta çocuklarıyla olan ilişkilerinde değerlendirebileceği
bir bakış açısı :


“Başarının
önündeki en büyük engel ihanettir.”


Her birimiz, hayatlarımızdaki
kendi “Kurtuluş Savaşlarımızı“ hayatımızdaki başka birilerinin ihaneti
yüzünden kaybetmedik mi zaten??

Hayatın Kendisi Bu…

Son yazılarımdan ilk siz haberdar olabilirsiniz. Bir adım önde olmak ve hiçbir şeyi kaçırmamak için hemen abone olun!

Hayatın Kendisi Bu...

Son yazılarımdan ilk siz haberdar olabilirsiniz. Bir adım önde olmak ve hiçbir şeyi kaçırmamak için hemen abone olun!

Okumaya Devam Edin