100. yıldönümü kutlandı.
diye sorarsanız, verebilecek bir cevabım yok. Ama sanırım insanlık için önemli
adımlardan biri bu keşif. Hem Antartika keşfedilmese
Dan Brown’un İhanet Noktası kitabı nerede geçecekti?
bir denizci, 1893’te bir fok gemisinde denizciliğe başlıyor. Amundsen, dünyanın
çeşitli kıyılarında dolaşıyor, değişik gemicilik teknikleri, buharlı gemiler ve
bilimsel denizcilik yöntemleri konusunda uzmanlaşıyor.
Kutbu’nun kaşifi Nansen’in de yüreklendirmesiyle, Atlas Okyanusu’nu Büyük
Okyanus’a bağlayan deniz yolunu bulmayı aklına koyuyor.
amacı Kuzey Kutbu‘nu
keşfetmek; ama ondan önce başkaları Kuzey Kutbu’na keşfedince, o da hırs yapıp “Bari keşfedilmemiş bir yere
gideyim, ben de keşif yapayım, namım yürüsün.“diyor.
20 Kasım 1911’de ekibi (ekipte kutup tarihçisi, kayak olimpiyat şampiyonu,
dağlara tırmanmakta çok deneyimli üç kişi ve 150 köpek var) ile yola çıkıyor.
Ama doğal olarak ,ellerinde ne yönlerini
bulmalarını sağlayan bir cihaz, ne hafif, kalorili ve kuru yiyecek maddesi, ne
de kolay taşınabilen su geçirmez kar giysileri bulunuyor.
erzakları bitince köpeklerin bir kısmını yemek zorunda kalıyorlar. (Bu konu üzerinde
çok düşündüm. Bir sonuca varamadım. Ekibi taa kalkıp nerelerden taşıyıp, adını
tarihe yazdırmasını sağlayan köpekleri yemek vefasızlık ve terbiyesizlik midir?
Yoksa, zaten kutuplara varmış olduklarından, artık o köpeklere ihtiyacı olmadığını, gereksiz yük ve yiyecek tüketicisi olduklarına mı kadar vermiştir. Bilemedim. Mantıklı
bir açıklama getirebilen olursa ve benimle paylaşabilirse sevinirim.)
ekibi, 14 Kasım’ da Güney Kutbu’na
varıyor. (Hikayenin devamı da trajik. Amundsen, 16 Haziran 1928’de, kaza geçiren
arkadaşını aramak amacıyla Kuzey
Kutbu’na uçuyor. Kendisinden bir daha haber alınamıyor. Kuzey Buz
Denizi‘ne düştüğü sanılıyor.)
kadarki kısım kitabi bilgi kısmı. Gelelim bu konuya neden el attığımıza..
sonra anılarını yazmış herkes gibi. Anıların arasında buzullarda kayarak
yaşanan hayati tehlikeler, donma tehlikesi atlatmalar gibi oranın doğasının getirdiği zor ama normal durumlar var.
Ama
bunun yanı sıra, stres ve olumsuz koşullar altındaki tüm küçük grupların yaşadığı kavgalar, hatta
yumruklaşmalar da yer alıyor.
Amundsen, bu gerginliğe, tartışma ortamına, yaşanan sıkıntılara karşı
mottolarından birisini şöyle açıklıyor:
karar öncesinde ekipte herkesin düşüncesini mutlaka aldım.”(işte ileri seviyede
demokrasi anlayışı )
herkesin hayatının her aşamasında, işinde, evinde, ailesinde,
arkadaşlıklarında , hatta çocuklarıyla olan ilişkilerinde değerlendirebileceği
bir bakış açısı :
önündeki en büyük engel ihanettir.”
kendi “Kurtuluş Savaşlarımızı“ hayatımızdaki başka birilerinin ihaneti
yüzünden kaybetmedik mi zaten??

Bir yanıt yazın