sizinle yazılarımı paylaşamadım.
yazmayı özlemişim.
puanlarıyla uçak bileti aldı. Almasaydı birikmiş puanlar yanacaktı. Nereye gitsek de nasıl değerlendirsek
diye düşünürken, geçen sene annemler oralara gidince “çekemediğimden”, puanlar
da tam denk geldiğinden, Viyana, Bratislava, Budapeşte turu yapalım dedik.
Aslında bu tura hep Prag da eklenir ama, biz onu daha önce gördüğümüzden Prag’ı
kapsam dışında tuttuk.
yazarı, gurme filan değilim. “Şuraya mutlaka
dönmeyin” tarzı yazılar yazmak bana düşmez. Zaten bir sürü blog, site,
bize bu konularda tavsiyede bulunuyor.
tespitlerimi, gördüklerimi ve yorumlarımı sizlerle paylaşayım istiyorum. Arada
sırada olur da “istemeden “ ayar kaçar, girmek istemediğim konulara kayarsam
affola..
uçağa bindik ve Viyana’ya gittik. Otobüs, metro derken otelimize vardık.
mektup kağıdı, telefon rehberi ve bir broşür..
kurmak suçtur. Ülkenizde normal karşılıyor olabilirsiniz, ama burada ciddi suçtur ve hapis cezası gerektirir.
Turistiz , paramız var diye kendinizi buradaki insanlardan üstün görmeyin”
tarzı içeriği olan bir broşür..
, bir çok otelde kaldım.
aşağılayıcı bir broşür görmedim. Yorum sizin..
gidelim, şnitzel yiyelim dedik. Saat öğlen üç. Kapıda on beş yirmi kişilik kuyruk var. Beklenmez
dedik. Kişi başı porsiyonu 13.90 Eur olduğu halde kuyruk enteresan geldi.
gün yine…Sonuç olarak orda yiyemeden İstanbul’a döndük.
gibi orta halli insanlar rahat rahat ilk gördüğü yere girip yiyip içemiyor..
aldık ekmeğimizi peynirimizi, konserve balığımızı ve meyve suyumuzu, akşam
odamıza döndük, oturup bir güzel karnımızı doyurduk.
yemeğe çekiniyor insan..”Yediğim domuz mudur,
hamburger yiyorum derken , acaba domuz mu yiyorum ? “ gibi endişelerle,
ya Mc Donald’s , Burger King gibi standart yerlerde, en azından ne yediğinden emin olarak yiyorsun, ya da bizim
gibi odanda peynir ekmeğe talim ediyorsun.
lazım. Gazlı sudan nefret ediyorum. Gazsız suyun da tadı, bizim metal karışımlı
, klor ve toprak kokulu çeşme suyundan daha da kötü.
diye bilinen ve tavsiye edilen The Sacher Otel ve Sacher
Turtası konusunda ise benim bir şey söylemem zor. Daha önce de demiştim, ben
tatlı sevmiyorum, ama eşim tatlıya düşkün ve bu tatlının tadına bakmadan dönmek istemedi.
tek yorum şu olabilir:
ve sırt çantanızı vestiyere vermeniz için zorluyorlar. (Unutmadan ,burada da sıra beklemeden içeri girmek mümkün değil nedense ) Tamam, peki, kabul diyeceğim
de, eşimle beraber iki palto veriyoruz, ha bir de sırt çantası var, tutup iki
farklı askıya asıyorlar. Sonra da askı
başına 1 EUR hesabıyla 2 EUR istiyorlar..Kendimi cazgır hissettim ama, o 1 Eur’nun pazarlığı yaptım. İnsanı aptal yerine koymalarına dayanamıyorum. “Kardeşim, iki paltoyu neden aynı askıya asmadınız ?” dedim. 1 EUR’ mu kurtardım. Yolunuz oraya
düşerse , aklınızda olsun.

Bir yanıt yazın