Geçen hafta kızım New York metrosunda işe giderken, yanına oturan bir kadının telefonundan sessizce bir dizi izlediğini fark etmiş.
Ekranda İstanbul, Boğaz, sisli bir sabah…
Kızım dikkat kesilmiş. Dönüp bana mesaj attı:
“Anne, metroda yanımdaki kadın bir Türk dizisi izliyordu. Enfes Bir Akşam diye bir şey. Bence sana olur.”
İzlememiştim. Merak ettim, izlemeye başladım.
Oyuncu Kadrosu
Başrollerde:
- Engin Akyürek – içine kapanık, geçmişle yüklü, derin bir karakter çiziyor.
- Aslı Enver – sessizliğiyle bile hikâye anlatabilen bir karaktere hayat veriyor.
Destekleyici kadro ise şaşırtıcı derecede güçlü:
- Serkan Altunorak
- Taro Emir Tekin
- İsmail Demirci
- Dolunay Soysert
- Selin Şekerci
- Ahmet Utlu
Hepsi karakterlerine gerçekten oturmuş. Kimse “dolgu” gibi durmuyor.
Konu: Derin, Katmanlı ve Sessiz
Hikâyenin merkezinde iki temel çatı var:
1. 1999 Depremi
17 Ağustos gecesi, sadece binaları değil, insanların içini de yıkmış.
Dizide bu travma doğrudan gösterilmiyor ama etkisi karakterlerin hayatlarında hâlâ hissediliyor.
Geçmişin “bir daha açılmamak üzere kapatılmış” bir sayfası, hikâyenin gizli motoru.
2. Eski Para – Yeni Para Meselesi
Osman (Engin Akyürek), zorluklarla büyümüş, yükselmiş ama kırgın bir adam.
Nihal (Aslı Enver), köklü ama çürüyen bir İstanbul ailesinin kızı.
Aralarındaki ilişki bir aşk meselesinden çok, sınıfsal bir gerilim gibi ilerliyor.
İçeride sessiz bir mücadele, geçmişle hesaplaşma var.
Onların yolları, çocuklukta vapur ekseninde karşılaşanların hikayesi gibi kolay ve masum değil; geçmişin yüküyle ağırlaşmış, sessiz bir yüzleşme bu.
Ve Deniz… Başrolde
Bu dizide İstanbul sadece bir arkaplan değil.
Deniz, tekne, boğaz sisi, iskele ve Türkan…
Hepsi karakterlerle birlikte yaşayan, hisseden birer unsur gibi.
Bazen teknede geçen bir sahne, sadece mekan değil; bir iç çözülme anı.
Karakterin konuşmasına gerek yok — suyun sesi, motorun uğultusu, martı çığlığı yetiyor.
İstanbul Boğazı sadece güzel görünmekle kalmıyor; karakterlerin taşıyamadığı duyguları anlatıyor.
Bir anlamda, deniz bu dizide üçüncü başrol gibi.
Görsel Anlatım: Ağır Ama Etkileyici
Kameranın kullandığı açı, ışık, renk paleti özenle seçilmiş.
Bazı sahneler resim gibi; özellikle yalı içlerinde geçen sahneler loş, yumuşak, derin.
Karakterlerin gözlerinde anlatılamayan bir hüzün var; sessiz ve derin, kelimelerle ifade edilemeyen.
Stil: Yavaş Akan Ama Derinleşen Bir Dizi
Enfes Bir Akşam, olay üzerine olay kurgulayan bir dizi değil.
Daha çok hissettiren, içe işleyen bir yapısı var.
Bazı bölümlerde bir bakış, bir duruş, bir suskunluk dakikalarca konuşuyor gibi.
Sonuç: Abartısız, Katmanlı, Sessiz Bir Hikâye
Kızımın metroda görüp bana söylediği şey, beni bu hikâyeye çekti.
Her bölümde İstanbul’u, Boğaz’ın eşsiz atmosferini, farklı bir bakış açısıyla yeniden keşfediyorum.
Sisli sabahlar, yalıların arasında süzülen tekneler ve şehrin kadim dokusu, bu diziyi sadece Türkiye’de değil, dünyada da özel kılıyor.
Enfes Bir Akşam, Netflix’te 60’tan fazla ülkede en çok izlenen ilk 5 dizi arasında yer alması tesadüf değil.
Eğer bu dizi bir cümle olsaydı, yüksek sesle değil; usulca, içten bir fısıltı olurdu.
Siz de izlediniz mi? Ne düşünüyorsunuz?.






Bir yanıt yazın