Yetkili Trakya’yı anlatırken, Trakya bölgesinde 16 tane en genci 300 yaşında
olan tarihi köprü olduğundan bahsediyordu.
“Tüm bu köprüleri gezmek isterseniz 2 günden fazla zaman ayırmanız
gerekli.” diyordu.
Ayrıca Trakya’nın Avrupa ile Anadolu arasında köprü görevi gördüklerini ve bu
nedenle temalarının da köprü olduğunu anlattı. Sanırım bu tema ile “en iyi
temalı stand” ödülünü de aldılar dün.
Seyrettikten sonra köprü konusunu düşündüm uzun uzun.
Ülkemiz bir akarsu cenneti olduğundan, bu akarsuları aşmak için atalarımız bin
yıllardır hem işlevsel hem de son derece estetik birçok köprü yaptılar.
Bu nedenle sizlerle köprüler konusunu konuşalım istedim bugün.
Çifte Köprü- Arhavi- Artvin ile başlayalım..
Hemen tüm Karadeniz Bölgesi’nde yaygın olarak
görülen kemer köprüler, inişli çıkışlı dağlık arazilere uyum gösteren
yapılardır. Birbirine dik konumda bağlanan iki farklı köprüsüyle Çifte Köprü,
yörenin en güzel tarihi köprülerinden biridir. Artvin ili Arhavi ilçesi
Ortacalar bucağı yakınlarındaki köprülerin ne zaman inşa edildikleri net olarak
bilinemiyor ancak 1850’li yıllara tarihlendikleri tahmin ediliyor.
Bu tarihi yapılar zamanında Kafkasya’ya asker sevkıyatı amacıyla da
kullanılmış.
Mikron Köprüsü- Çamlıhemşin – Rize
coğrafyasının getirdiği zorunluluktan dolayı dik yamaçlara yapılan evlere
ulaşım, çoğunlukla dereler üzerindeki tek kemerli taş köprülerle sağlanıyor.
Birçoğu yörenin varlıklı kişileri tarafından yaptırılan bu köprülerin tarihi
18. yüzyıla kadar uzanıyor.
Rize’nin Çamlıhemşin ilçesinde, Fırtına Vadisi üzerinde yer alan Mikron
Köprüsü, bölgedeki ona yakın köprüden yalnızca bir tanesi. Çamlıhemşin-Ayder
Yaylası yolu üzerindeki Aşağışimşirli köyü yakınlarındaki köprü, 30 metre
uzunluğunda ve dere seviyesinden yaklaşık 12 metre yükseklikte. Bazen sel
tehlikesi olabiliyor.Köprünün 19. yüzyılın ilk yarısında yapıldığı
düşünülüyor. Köprünün kemeri kesme taştan, ayakları molozdan, korkulukları ise
briketten örülerek yapılmış.
Kiremitli Köprü- Hapsiyaş Köprüsü- Of- Trabzon
oturtulan kesme taş ayakları, ahşap gövdesi ve üzerini örten yöreye has
kiremitli çatısıyla benzerlerinden ayrılıyor. Taş işçiliğinin gelişmediği çok
eski dönemlerde, malzeme olarak ahşabın çok sık kullanıldığını biliyoruz. Eski
tekniklerle inşa edilen Hapsiyaş Köprüsü, görsel güzelliğiyle kentin en bilinen
anıt eserlerinden biri.
Köprü, 1935 yılında büyük ahşap kütükler kullanılarak yapılmış. Kemere benzeyen
geometrik biçimli tasarımı sayesinde geniş dere yatağı başarılı bir şekilde
aşılmış. Bölgede başka bir örneği bulunmaması nedeniyle 1996 yılında “anıtsal eser”
statüsünde tescil edilen köprü, 2002 yılında Trabzon Valiliği tarafından aslına
uygun olarak restore edilmış.
Talazan Köprü – Niksar- Tokat
köprü, Niksar-Erbaa karayolu üzerinde. Günümüze ulaşan bir kitabesi bulunmadığı
için yapım tarihi hakkında bilgimiz olamıyor. Köprünün yedi sivri kemer gözü
mevcut.
Danişmentlilerden kaldığı tahmin edilen köprünün mimari üslubunu değerlendiren
bazı farklı kaynaklar da 13. yüzyılın ilk yarısında inşa edildiğini
söylüyor. Yani Selçuklu dönemine de uzandığı rivayet ediliyor.
Alçak Köprü- Amasya
olan Ferhat ile antikçağın coğrafya bilgini Strabon’un memleketi olan
Amasya da Edirne gibi bir köprüler kenti. Ortasından geçerek şehri ikiye bölen
Yeşilırmak üzerinde ona yakın asırlık köprü bulunuyor. Bunlardan biri de ilginç
mimarisiyle dikkat çeken Alçak Köprü.
Arkasındaki tepenin eteklerinde kayalara oyulmuş kral mezarları bulunan bu
tarihi eser, Roma dönemine dayanıyor.
Koyunbaba Köprüsü- Osmancık- Çorum
veya tarihi eserin varlığını açıklayan türlü hikayeler ve öykülerle günümüze
kadar geliyor. Bunlardan biri de Çorum ili, Osmancık ilçesinde bulunan
Koyunbaba Köprüsü ile ilgili olanı.
Otlukbeli Savaşı’na giden Fatih Sultan Mehmet, hayır duasını almak amacıyla
Hacı Bektaş Veli’nin halifelerinden Koyun Baba’ya uğramış. Fakat padişah
Kızılırmak üzerine bir köprü yapılmasını isteyen Bektaşi önderinin dileğini
yerine getiremeden vefat etmiş. Babasının ölüm haberini alarak Çorum’a gelen
Sultan Bayezid, dönüşte Koyun Baba’dan kendisini Kızılırmak’ın karşı kıyısına
geçirmesini istemiş. Bayezid’i karşı yakaya geçiren Koyun Baba, hikmetini konuşturup
göz açıp kapayıncaya kadar sultanın İstanbul’a ulaşmasını sağlamış. Bu
mucizeden etkilenen Sultan Bayezid, Kızılırmak Nehri üzerine söz verdiği
köprüyü yaptırmış.
Anlatacak köprü çok, bir sonraki yazıda devam edelim.
Bir yanıt yazın