Cumartesi akşamı için konusu çok ağırdı. Filmin sonunda ben ağladım. Sanırım salondaki birçok kişi de.
Durun en baştan başlayayım.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı son dönemde eskiden Çocuk Esirgeme Kurumu dediğimiz yapıların fiziki şartlarını çok değiştirmiş.
Artık koğuş sistemi yok.
Eve benzeyen, aile ortamını sağlayan 4-5 çocuğun yaşadığı ve içi tam teşekküllü Sevgi Evleri var artık.
Sevgi Evlerinin içi bir çoğumuzun evinden daha konforlu.
Ancak o evlerde olmayan bazı şeyler var. Aile sıcaklığı ve adı her ne kadar Sevgi Evi olsa da sevgi.
Bu nedenle Bakanlığın son projesi mümkün olduğunca bu evlerde yaşayan çocuklar için “her çocuk için bir aile” anlayışı.
Direk Sayın Fatma Şahin’in kendisi tarafından 81 ilin valilerinin eşlerine delege edilen bu görevin dalga dalga en alt birimlere kadar ulaştırılması planlanıyor.
Evet Koruyucu Aile kavramından bahsedeceğim.
Tanım olarak koruyucu aile çeşitli nedenlerle bir süre için öz ailesi yanında bakımı sağlanamayan çocukların kısa veya uzun dönemler için ücretli ya da gönüllülük esasıyla bakımının ve yetiştirilmesini sağlayan ailelerdir.
Bu çocuklar yaşadıkları travma nedeniyle birebir desteğe ihtiyaç duyuyorlar ve ilgi ve sevgiye muhtaçlar.
Koruyucu aileler sayesinde bu çocuklar geleceğe umutla bakabilmekteler.
TC vatandaşı olan , 25-65 yaş aralığında, en az ilkokul mezunu, düzenli geliri olan evli bekar herkes Koruyucu Aile olabiliyor.
Devlet, koruyucu ailelere eğer isterlerse maddi yardımda da bulunuyor.
Çocuğun sağlık, giyim, eğitim,öğretim, meslek edindirme kursları, okul servisi, dershane gibi tüm giderleri devlet tarafından karşılanmakta.
Eğer aile fertlerinden birisinin SGK sı yoksa bu kişinin isteğe bağlı sigortası da devlet tarafından ödenmekte.
Katıldığımız toplantı sadece bu teorik bilgilerden ibaret değildi tabii.
Koruyucu aile olan bazı aileler de bu toplantıya davet edilmişlerdi ve deneyimlerini paylaştılar.
İki oğlu olup kızı olmayan aile kız evlat özlemini gidermek için koruyucu aile olmuştu. Artık kızları 18 yaşını geçmişti, üniversiteye gidiyordu ve evlenene kadar da evden ayrılmak istemiyordu. Evin babası yıllarca yetiştirme yurdunda büyümüştü ve bu konuyu bir misyon olarak görüyordu.
Diğer bir aile çocuk sahibi olamadıklarından bu yola başvurmuştu ve 6 seneden beri beraber oldukları kızları artık 16 yaşında bir genç kızdı. Babanın kızından bahsederken gözlerinin içi gülüyordu.
Kendi çocukları olmasına rağmen 2 tane çocuğa da koruyucu ailelik yapan hanımefendi, koruyucu aile olduğunda göz göze gelmeyen, hiç konuşmayan, 8 yaşında olduğu halde okuma yazma öğrenemeyen kızının sonunda geldiği aşamayı göstermek için kaydettiği videoyu seyrettirdi bize.
Bir kahramanlık şiirini öyle duygulu okuyordu ki kız, bir an silahı eline alıp düşmana yürüyecek diye korktum. Kaydettiği aşama muhteşemdi.
En son, 2 ay önce ailelerine katılan kızlarını anlatmak için sahneye çıkan hanımefendi, ağlamaktan konuşmasını yapamadı.
Bu özel insanları dinleyince onların ne kadar cesur, ne kadar sevgi dolu ve ne kadar zengin gönüllü olduklarını gördüm. Çocuklarımı düşündüm. Her çocuğun başına gelebilecek olumsuz koşullar bir gün bizim çocuklarımızın başına da gelebilirdi.
Bugüne kadar ilgilenmediğim , hatta kendimi üzmemek gibi bir egoistlikten dolayı uzak durduğum bu konu oldukça sert biçimde işte orada karşımda duruyordu.
Çocuğumuz olsun ya da olmasın, evli olalım ya da olmayalım, istersek koruyucu aile olabiliyoruz.
Bu insani görevi sizlerle paylaşmak istedim. İnşallah bu yazı belki de bir çocuğun hayatında fark yaratır.
Bir yanıt yazın