Bir Annenin Altıncı Hissi: Doktorların Bile Gözünden Kaçan İşaretler

Bir Annenin Altıncı Hissi: Doktorların Bile Gözünden Kaçan İşaretler

Bir Annenin Altıncı Hissi: Doktorların Bile Gözünden Kaçan İşaretler

Çocuklar İstanbul’da doğdular.
Bu nedenledir ki, çok şükür
doğduklarından itibaren yaşlarına kadar aylık, daha sonra da yıllık doktor
kontrolünden geçme şansları oldu. Bu aslında dünya ortalamasına bakıldığında
büyük bir lüks.
Artık rutin kontrol yaşımız geçti, Allah korusun, bir sorun oluşursa doktora gidiyoruz.
Kızlar ilköğretime başladıktan
sonra, yeni bir şey girdi hayatımıza..Okulumuz Fransa’daki eğitim sistemi
gibi bir sistem uygulamaya çalışıyor ve periyodik olarak tüm öğrencileri genel
doktor muayenesinden geçiriyor.

Fransa’da bu bir zorunlulukmuş. Her
üç ayda bir okul hekimi tüm öğrencileri tek tek muayene ederek, Milli Eğitim Bakanlığı’na
raporluyormuş.


Kızlar ikinci sınıfa giderlerken
bir gün telefon çaldı. Telefondaki hanımefendi, okulun hekimi olduğunu, kızlarımdan
birini muayene ederken kalbinde bir üfürüm duyduğunu, endişelenmeye gerek olmadığını
düşünmekle beraber yine de bir çocuk
kardiyoloğuna gitmemizin yerinde olacağını söyledi.


İlk anda bir şok yaşadık. Sonra
kendimize geldik ve çocuk kardiyoloğu araştırdık. Evimize yakın bir hastanede
bulduğumuz bir doktora gitmeye karar verdik.


Allah’a çok şükür önemli bir şey
çıkmadı.

Ama Doktor Bey’den çok enteresan
bilgiler aldım.

Kendisi burada Galatasaray Lisesi’ni
bitirdikten sonra, Fransa’da tıp okumuş.

Oradaki bir hocasından bahsetti
bana uzun uzun.

Hocası dermiş ki, “Eğer bir anne, çocuğunu alıp hastaneye gelirse, bir hekim olarak muayene ve tetkiklerden
sonra hiçbir şey bulamasanız dahi, ne olursa olsun, araştırmaya devam edin ve
sorun nedir bulun. Doktorlar standart
tetkik yapar. Ama her çocuk birbirinden farklıdır. Eğer anne, bu çocuk hasta
diyorsa, ilk anda tespit edemeseniz de, o çocuk kesinlikle hastadır.”


Daha
önce hiç duymadığım bir bakış açısıydı. Bu durum hem hoşuma gitti, hem de beni
korkuttu. Neden mi diyeceksiniz?


Biz
anneler sadece doyurmakla, uyutmakla, öğretmekle yükümlü değiliz. Çocuklarımız,
Allah’ın bize teslim ettiği emanetler, ve bizim görevimiz, bu emanete en iyi
şekilde sahip çıkmak. Her an, her saniye reseptörler açık olacak ve çocukta her
zamana göre bir farklılık varsa hemen tespit ediyor olacağız.

Siz
benim kızın, neden babasının bütün “Çocuğun birşeyi yok, bütün çocuklar
televizyonu yakın seyretmeyi sever.” uyarısına karşın, gözlük taktığını biliyor
musunuz?

Hayatın Kendisi Bu…

Son yazılarımdan ilk siz haberdar olabilirsiniz. Bir adım önde olmak ve hiçbir şeyi kaçırmamak için hemen abone olun!

Hayatın Kendisi Bu...

Son yazılarımdan ilk siz haberdar olabilirsiniz. Bir adım önde olmak ve hiçbir şeyi kaçırmamak için hemen abone olun!

Okumaya Devam Edin