Keşkek Sofrasında Aile Birliği: Kardeşlik ve Gelecek Nesillere Vasiyet

Keşkek Sofrasında Aile Birliği: Kardeşlik ve Gelecek Nesillere Vasiyet

Keşkek Sofrasında Aile Birliği: Kardeşlik ve Gelecek Nesillere Vasiyet

UNESCO soyut kültür mirası ödülü sayesinde hatırladığımız keşkek, dün akşam evimizin konuğu ve aslında birleştirici harcı oldu.

Dün sabah bizim evde hummalı bir çalışma başladı. Bir taraftan kızlara ders çalıştırırken bir taraftan yemekleri hazırladım. Bir taraftan kızlar mutfakta ocağı silmekle, salonda toz almakla meşgul oldular. Bir ara onları sehpa örtüleri kaç haftadır aynı diye onları değiştirirken gördüm.

Akşam annem, teyzem, kuzenim ve eşi, diğer kuzenim ve oğlu, kayınbiraderim, eşi ve kızı ve bizim çekirdek aile yani eşim ve kızlar bir sofrada toplandık. Toplam 13 kişiydik.

Upuzun bir masa hazırlamıştık. Daha doğrusu mutfaktaki masayı salona taşıdık ve yan yana koyduk. Annem gelirken sevgili damadının ve damadının kardeşinin siparişini de gerçekleştirmiş ve kestaneli lahana dolması ve patlıcanlı börek getirmişti. (en son üniversiteden arkadaşım , eşi ve ikizleri de aramıza katıldı, ortamda 2 yaş altı 3 ,üstü 3 toplam 6 çocuk oldu , şamatayı siz tahmin edin)

Aslında yemekleri uzun uzun anlatıyorum ama yemek bahane tabi …

Önemli olan aslında ailecek bir araya gelmek. Öyle ya, ailenin yarısı Anadolu yakasında, diğer yarısı Avrupa yakasında oturuyor. Annem ve teyzem dışında herkes çalıştığı ve okula gittiği için toplanmak için tek alternatif hafta sonu oluyor. Hafta sonları da herkesin kendine özgü bir planı olduğundan bu kadar geniş kapsamlı masaları her zaman kuramıyoruz. Bir kaç kişi eksikle en son bayram sabahı bir araya gelmiştik ancak bu akşamki kadroyu taa geçen sene yine bizim evde toplayabilmiştik.

Çocuklar koşturdu, büyükler sohbet etti, dedikodu yaptı, yemek hazırlığı, bulaşık vb ama sonuçta hep beraberdik.

Sonra düşündüm, sanırım kardeşimin olmaması, babamı erken kaybetmem, bende sanırım bu aile toplantılarını, kalabalık arzusunu saplantı haline getiriyordu.

Belki de bu nedenle çocukluğumdan beri Allah bana çocuk kısmet ederse, en az iki çocuk yapacağım diye kendime söz vermiştim.

Allah’ın sevgili kuluymuşum, bana aynı anda ikisini birden verdi.

Dün kızları karşıma aldım ve onlara bir vasiyette bulundum.

İlerde biz onları bırakıp gitmek  zorunda kaldığımızda, bu ailece bir araya gelme geleneğini, onlardan  sürdürmelerini istedim. Ailenin en büyükleri olarak bayramlarda ve diğer özel günlerde birbirlerini, kuzenlerini, kuzenlerinin eşlerini ve çocuklarını toplamak ve birlik ve beraberliği sağlamak onların görevi olacaktı.

Onlar da bana söz verdiler, inşallah sürdürecekler.

***

Bizler, yeni nesil ebeveynler, çocuklara daha iyi koşullar sunacağız adı altında daha çok çalışıyor, daha çok para kazanıyoruz, ya hiç çocuk yapmıyoruz, ya da  en fazla bir çocuk yapıyoruz o da zar zor..İkinci çocuğu doğurmak hem madden hem manen bize zor geliyor.

Peki biz hayattayken neyse de, ya biz göçüp gittiğimizde???

Tek çocuk hayatın büyük bir bölümünde yalnız kalır, büyükler ayrıldığında kendi kanından canından kimse kalmadığında, düşerse mecburen kendi kalkar. İnatçı olur, gururlu olur, dostu da düşmanı da yabancılardır. Yaşam şartları kardeşle rekabetten daha ağırdır, ya başarılı olacaktır, ya da silinip gidecektir.

Ey kardeşleri olan mutlu azınlık, hiç düşündünüz mü, hayatınızda onlar yani kardeşleriniz olmasaydı ne kadar eksik kalırdınız değil mi ?

Hayatın Kendisi Bu…

Son yazılarımdan ilk siz haberdar olabilirsiniz. Bir adım önde olmak ve hiçbir şeyi kaçırmamak için hemen abone olun!

Hayatın Kendisi Bu...

Son yazılarımdan ilk siz haberdar olabilirsiniz. Bir adım önde olmak ve hiçbir şeyi kaçırmamak için hemen abone olun!

Okumaya Devam Edin