okumayı istediğim ama almadığım bir kitabı okuyup kütüphanesine koyduğunu fark
ettim.
süreci daha kolay geçirmemi sağlayacak bir kitapmış, bunu ancak okumaya
başladıktan sonra idrak ettim.
görünse de daha bitiremesem de içinde bir felsefe barındıran bir kitap olduğunu
söyleyebilirim.
kitabın konusu ya da içeriği değil, İtalyanca dilinin tarihçesi. Kitapta bu
konuya uzun uzun değiniliyor.
Portekizce gibi birçok alt lehçeleri oluşmuştu. Aslında bunlar yöresel olarak konuşulan
Latince çeşitleriydi. Ama başkentlerde oluşan lehçe, bölgede baskın lehçe olarak
anılmaya başlanmıştı. Bu nedenle bugün Fransızca denen dil, Ortaçağda Paris
lehçesine verilen addır aslında. İspanyolca aslında Madrid dilidir (lehçesidir).
Ülkedeki en güçlü lehçe ülkenin dilini belirler.
dönemlerde İtalyanlar’da bir bütünlük yoktu. Kendi terimleriyle “Fransa ya da
İspanya fark etmez, yemek yiyebildiğim sürece “ demekteydiler.
oluşmuyordu.
yüzyıllarca konuşup durdular, Floransalı bir tacir, Venedikli dostuna yazdığı
mektupta aslında tam olarak karşısındakinin anlayabileceği bir dilde
yazamıyordu.
16.yüzyılda bir araya gelip ülkenin milli lehçesini seçtiler. Ancak en güzel
lehçeyi bulmak o kadar kolay değildi. Bunu bulabilmek için 200 yüzyıl öncesinin
Floransa’sına geri gitmeleri gerekiyordu.
lehçeye. O günlerde sanat dünyası böyle bir eserin,yani İlahi Komedya’nın nasıl
olup da Latince değil, yerel bir lehçeyle yazıldığını anlamakta güçlük
çekiyordu.
dil idi.
değil, “Dantece” denilebilir.
gibi artistik öğeler taşımaz, Dante gibi inanılmaz bir şairden unsurlar
içermez. Bu nedenle hiçbir dil insan duygularını ifade etmede İtalyanca kadar kusursuz değildir.
müziğin dili denir.
yeniden yapılandırmaya çalışıyorsanız, bahsettiğim kitaba da kısaca bir göz
atın derim.
Bir yanıt yazın