Yeni 40 yaşına bastım.
16.5 senedir, doğum iznini saymazsak aralıksız çalışıyorum.
Geç çocuk doğurmanın zararları, çocuklar daha 10 yaşındalar.
Eşim ve ben bütün koşullarımızı zorlayarak ikisini de özel bir okulda okutuyoruz.
Dediğim gibi, onları okutmak için bütün koşullarımızı zorluyor, zorlanıyoruz ama helal-i hoş olsun tabii…
Birçok ailenin bütçesinde eğitim kaleminin en büyük kalem olduğunun da farkındayım.
Ancak bakıyorum da..
Türkiye teknolojide dünyada sayılı ülkelerden mi?
Hayır..
Bilimde??
Yooo..
Ya sanatta ??
Iıhh..
Peki, nereye gidiyor bu verdiğimiz inanılmaz paralar??
***
Geçen hafta bir yazı okudum. TÖDER Başkanı Enver Yücel ‘in bir yazısı .
Çok etkilendiğim için sizinle paylaşmak istiyorum.
“-Dünyada özellikle eğitimin çok ileri olduğu Amerika gibi ülkelerde, bilginin kaynağı okul olmaktan çıkmıştır.
Eğitime ayrılan bütçe ile eğitimde sağlanan kalite ile aynı oranda olmayabiliyor. O zaman sormak lazım, hangi eğitim, nasıl eğitim? Her yıl eğitime yüzde 4 ayrılıyor. Ancak bunun etkisini, geri dönüşünü göremiyoruz.
ABD ‘de iki öğrencinin kurduğu Dropbox’un 2011 cirosunun 100 mio usd ye ulaşması bekleniyor. Bizde de öğrencileri girişimci yapan bir eğitim sistemine gerek var. Türkiye sanayi devrimini kaçırdı. Teknoloji devrimini, bilgi çağını kaçırmaması için geçmişte olduğu gibi değil, daha hızlı hareket etmesi gerekiyor.
Okul öncesinden yükseköğretime bütün anlayışın değişmesi gerek. Bizim petrolümüz gençliğimiz. Türkiye gücünü gençliğinden, bulunduğu coğrafyadan ve tarihinden almalıdır.”
Sahiden, bizim çocuklarımız, bizler naapıyoruz? İyi okullar bitiriyoruz, üzerine master hatta doktora yapıyoruz, bir, belki iki dil öğreniyoruz. Ne için??
Gidip ilkokul veya ortaokul mezunu birisinin kurduğu bir firmada iyi maaşlı bir iş bulabilmek için..
Yanlış anlamayın, bu kişileri eğitim düzeylerinden dolayı küçük görmek değil, tersine, onları yüceltiyorum. Çünkü onlar benim, bizlerin yapamadığımızı yapıyorlar..Girişimcilik..
Bizim eğitim sistemimiz, iyi yetişmiş gençlerin iyi bir firmada iyi maaşlı bir iş bulması üzerine kurgulanmış. Girişimciliği, yatırımcılığı teşvik eden bir anlayış yok.
Son dönemde KOSGEB’in, Kalkınma Ajansları’nın, Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı’nın üniversite öğrencilerinin girişimci olmalarına yönelik bazı çalışmaları olduğunu biliyor ve takdirle izliyorum.
Ülkemizde de üniversite eğitiminin ders programları yerine girişimci ve yaşayarak öğrenme bazlı değişmesi gerekmekte.
Stanford mezunu kişilerce kurulan Apple ‘ın kasasındaki para, şu anda ABD hükumetinden fazlaymış. MIT mezunları bugüne kadar 25.800 firma kurmuş 3.3 mio kişiyi işe almış, bu şirketlerin toplam yıllık cirosu 3 trilyon usd ye ulaşmış.
Keşke 22 sene önceye gidebilsem, keşke üniversiteye yeniden başlayabilsem..
O zaman her şey farklı olurdu gibi geliyor ama, siz ne dersiniz???
Bir yanıt yazın